Present Perfect Tense (Belirsiz Geçmiş Zaman)

Türkçe’de böyle bir zaman olmadığı için İngilizce öğrenen Türklerin en çok zorlandıkları zaman Present Perfect Tense’dir. Kuralları hemen öğrenilse de kullanımını iyice özümsemek için bir süre geçmesi gereklidir. Bu zaman, bir olayın ne zaman ve nasıl olduğunun pek önemi olmadığı durumlarda kullanılır. Bu zamanda önemli olan, olayın olup olmadığıdır.

Present perfect tense bir işin geçmişte herhangi bir belirsiz zamanda yapıldığını ifade eder.
Geçmişte yapılmış işleri Present perfect tense ile açıklamak uygundur.

Geçmişte belirli zamanları ifade eden “dün, Salı günü, geçen sene” gibi zarflar, Present perfect tense ile sadece since ve before (-den beri) ile kullanılır.

Eğer işin yapılma tarihi belirtiliyorsa Present perfect tense kullanılmaz, yerine Simple past tense kullanılır.

EXAMPLES (ÖRNEKLER)

– I have cleaned the table. (Masayı temizledim.)

Burada önemli olan masanın falanca tarafından temizlendiği değil, masanın şu anda temiz olduğu ve kullanıma hazır bulunduğudur.

– He has opened the window. (Pencereyi açtı.)

Bu cümlede yine önemli olan, pencerenin şu anda açık oluşu ve pencerenin açık olmasından arzu edilen durumun gerçekleştiği veya gerçekleşmeye elverişli duruma geldiğini anlatmaktır.

– Have you seen Jack? (Jack’ı gördün mü?)

Bu cümlede şöyle düşünelim. Farz edelim ki cümleyi söyleyen kişi Jack’i şu anda aramaktadır. Bu kişi için, karşı tarafın kendisine Jack’i bulabileceği şekilde bir cevap vermesi lazımdır. Yani karşı taraf buna
“Yes I saw him yesterday” (Evet, dün gördüm) diye karşılık vermesi hiç de arzu edilen bir sonuç doğurmaz.

– I have heard about that film. (O filmi duydum.)

Bu cümlede filmin ne zaman duyulduğu önemli değildir. Önemli olan öznenin filmden haberdar oluşudur.

 

USE (KULLANIM)
•Unspecified Time Before Now (Geçmişte belirsiz bir zamanda yapılan eylemler) 

We use the Present Perfect to say that an action happened at an unspecified time before now. The exact time is not important.  (Present Perfect Tense geçmişte belirsiz bir zamanda yapılmış bir eylemi anlatmak için kullanılır. Eylemin ne zaman yapıldığı veya olduğu önemli değildir.)

EXAMPLES:

– I have seen that movie twenty times. (Bu filmi yirmi kez seyrettim.)

– I think I have met him once before. (Sanırım onunla daha önce tanıştım.)

– There have been many earthquakes in California. (Kaliforniya’da bir çok deprem oldu.)

– Has there ever been a war in the United States? (Amerika’da hiç savaş oldu mu?)
Yes, there has been a war in the United States. (Evet, Amerika’da bir savaş oldu.)

– People have traveled to the moon. (İnsanlar aya seyahat etti.)

DİKKAT! Geçmişte belirsiz bir zaman tanımı İngilizce öğrenenler için biraz kafa karıştırıcı olabilir. Bu yüzden aşağıda biraz daha detaylı açıklamalar verilmiştir.

• Experience (Tecrübe)

– You can use the Present Perfect to describe your experience. (Present Perfect Tense hayatınızda geçirmiş olduğunuz tecrübeleri anlatmak için kullanılır. Tecrübelerden bahsederken zamanın bir önemi yoktur.)

 EXAMPLES:

– I have been to France. (Fransa’da bulundum.)

(Bu cümlede anlatılmak istenen asıl şey Fransa’da bulunduğunuzdur. Ne zaman gittiğiniz  önemli değildir.)

– I have never been to France. (Fransa’da hiç bulunmadım.)

(Bu cümlede hiç Fransa’ya gitme tecrübenizin olmadığı anlatılmaktadır.)

– I think I have seen that movie before. (Sanırım bu filmi daha önce gördüm.)

– He has never traveled by train. (O trenle hiç seyahat etmedi.)

– Joan has studied two foreign languages. (Joan iki dile çalıştı.)

– Have you ever met him? (Onunla hiç karşılaştın mı?)
No, I have not met him. (Hayır, onunla hiç karşılaşmadım.)

•  Change Over Time (Zamanla değişim)

We often use the Present Perfect to talk about change that has happened over a period of time.

(Present Perfect Tense bir süre içinde meydana gelen değişiklikleri anlatmak için kullanılır.)

 EXAMPLES:

– You have grown since the last time I saw you. (Seni son gördüğümden beri büyümüşsün.)

– The government has become more interested in arts education. (Hükümet sanat eğitimiyle daha fazla ilgilenmeye başladı.)

– Japanese has become one of the most popular courses at the university. (Japonca üniversitede en populer derslerden biri haline geldi.)

– My English has really improved since I moved to Australia. (Avusturalya’ya taşındığımdan beri İngilize gerçekten gelişti.)

•  Accomplishments (Başarılardan bahsederken)

We often use the Present Perfect to list the accomplishments of individuals and humanity. You cannot mention a specific time.

(Bu zamanı ayrıca kişisel veya insanlığın kazanmış olduğu başarıları anlatmak için kullanırız. Böyle durumlarda belirli bir zaman veremeyiz.)

 EXAMPLES:

– Man has walked on the moon. (İnsan ayda yürüdü.)

– Our son has learned how to read. (Oğlumuz okumayı öğrendi.)

– Doctors have cured many deadly diseases. (Doktorlar birçok ölümcül hastalığı tedavi ettiler.)

– Scientists have split the atom. (Bilimadamları atomu parçaladılar.)
 

 • For An Uncompleted Action You Are Expecting (Tamamlanması beklenen eylem)

We often use the Present Perfect to say that an action which we expected has not happened. Using the Present Perfect suggests that we are still waiting for the action.

(Present Perfect Tense’i gerçekleşmesini beklediğimiz bir eylemin henüz olmadığını anlatmak için kullanırız. Bu zamanı kullanmamız bizim hala bu eylemin gerçekleşmesini beklediğimiz anlamına gelir.)

 EXAMPLES:

– James has not finished his homework yet. (James henüz ödevini bitirmedi.)

– Susan hasn’t mastered Japanese, but she can communicate. (Susan Japonca’da henüz uzmanlaşmadı, ama iletişim kurabiliyor.)

– Bill has still not arrived. (Bill hala gelmedi.)

– The rain hasn’t stopped. (Yağmur durmadı.)

• Multiple Actions at Different Times (Farklı zamanlarda çoklu eylemler)

We also use the Present Perfect to talk about several different actions which occured in the past at different times. Present Perfect suggests the process is not complete and more actions are possible.

(Present Perfect Tense’i geçmişte farklı zamanlarda gerçekleşmiş birkaç eylemi anlatmak için kullanırız. Ayrıca bu zamanda,  henüz sürecin bitmemiş olduğu ve eylemlerin devam edeceği anlamı da vardır.)

 EXAMPLES:

– The army has attacked that city five times. (Ordu şehire beş kere saldırdı.)

– I have had four quizes this semester. (Bu dönem dört tane quiz oldum.)

– We have had many major problems while working on this project. (Bu proje üzerinde çalışırken bir sürü büyük problemle karşılaştık.)

– She has talked to several specialists about her problem, but nobody knows why she is sick. (Sorunuyla ilgili birçok uzmanla konuştu, ama kimse onun niye hasta olduğunu bilemedi.)

• Duration From Past Until Now (Geçmişten bugüne kadar gelen süre) 

We use the Present Perfect to show that something started in the past and has continued up until now. “For five minutes,” “for two weeks” and “since Tuesday” are all durations which can be used with the Present Perfect.

(Present Perfect Tense’i geçmişten başlayıp şu ana kadar devam eden şeyleri anlatmak için kullanırız. “Beş dakikadır”, “İki haftadır”, “Geçen Salı gününden beri” zaman zarfları bu zamanla kullanılır ve süreyi ifade eder.)

 EXAMPLES:

– I have had a cold for two weeks. (İki haftadır gribim.)

– She has been in England for six months. (Altı aydır İngilitere’de.)

– Mary has loved chocolate since she was a little girl. (Mary çocukluğundan beri çikolatayı sever.)
Kaynak:http://www.dersimizingilizce.com

Şimdi öğrendiklerimizi bir konu anlatım videosuyla pekiştirelim:

Şimdi alıştırmalarla öğrendiklerimizi test edelim:

 

 

 

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir