Karşılaştırma Sıfatları / Comparatives & Superlatives

COMPARATIVES

Sıfata “daha” niteliği kazandıran “-er” ve “more” eklenmesi ile oluşan yapılardır. Türkçe’de mukayese sıfatları olarak ifade edilirler.

Cümle yapısı: sıfat + -er / more + sıfat + than

– She is more intelligent than she looks. (O göründüğünden daha zekidir).

Bu yapı Türkçe’ye “… -den daha + sıfat” şeklinde aktarılır.

İngilizcede niteleme sıfatları düzenli ve düzensiz olarak, yani kurallı veya kuralsız olarak iki şekilde derecelendirilebilir.

 

► Bir heceli sıfatlara  -er takısı eklenir.

– My car is faster than yours. (Benim arabam seninkinden daha hızlıdır.)

– Women are generally shorter than men. (Kadınlar genellikle erkeklerden daha kısa olurlar.)

► İkiden fazla heceli sıfatlarda more kelimesi sıfatlardan önce getirilir.

– Her new dress is more beautiful than her old one. (Yeni elbisesi eskisinden daha güzel.)

– Nowadays cities are more attractive than villages. (Şehirler günümüzde köylerden daha çekicidirler.)

 

► İki heceli sıfatların bazılarına  -er takısı eklenir, bazılarından önce ise more kelimesi getirilir. Hangi durumlarda hangi eki getireceğinizi öğrenebilmek için aşağıdaki açıklamaları okuyunuz.
Sonunda  -y harfi bulunan sıfatlar -er takısı alır  -y    -ie‘ye dönüşür.

– In India cows are holier than any other animals. (Hindistanda inekler diğer hayvanlardan daha kutsaldır.)

– English is easier than French. (İngilizce Fransızcadan daha kolaydır.)

Birçok iki heceli sıfattan önce more kelimesi getirilir.

– Some films are more boring than others. (Bazı filmler diğerlerinden daha sıkıcıdır.)

– That small boy’s life is more tragic than his father’s. (O küçük çocuğun yaşantısı babasınınkinden daha acıklı.)

– I am more doubtful nowaday than I used to. (Bugünlerde eskisinden daha şüpheciyim.)

Bazı sıfatlar ise yukarıda belirtilen kuralların dışında düzensiz değişirler. Belirli bir kural olmadığı için ezberlenmeleri gerekir. Aşağıda bu sıfatlar verilmiştir.
good (iyi) – better (daha iyi) – the best (en iyi)

bad (kötü) – worse (daha kötü) – the worst  (en kötü)

much (fazla) – more (daha fazla) – the most (en fazla)

many (fazla) – more (daha fazla) – the most (en fazla)

little (az) – less (daha az) – the least (en az)

 

► Sıfatları kullanarak eşitlik ifade etmek istediğimiz zaman ise as … as kalıbını kullanırız.

– This dictionary is as small as a booklet. (Bu sözlük bir kitapçık kadar küçüktür.)

– Old cars were as comfortable as modern cars. (Eski arabalar modern arabalar kadar konforluydu.)

 

“As” yapısı birden fazla anlam için kullanılabilir. Farklı anlamları anlayabilmek için parantez içinde verilen tercüme bölüme bakılması gerekmektedir.

– He can’t dance as well as me. (Benim kadar iyi dansedemez)

– She is clever as well as (being) beautiful. (Güzel olmasının yanısırı akıllı da.)

– My hair is as long as his. (Benim saçım onun ki kadar uzun.)

– I’ll work as long as I live. (Yaşadığım sürece çalışacağım.)

– He can come as long as he is sober. (Ağırbaşlı olduğu sürece gelebilir.)

– I’ll come in as soon as five minutes. (Beş dakika gibi kısa bir zamanda geleceğim.)

– As soon as she saw him, she fainted. (Onu görür görmez bayıldı.)

– I went as far as Istanbul. (İstanbul kadar uzağa gittim)

– As far as I know, she is a vet. (Bildiğim kadarıyla o bir veteriner.)

 

► More and more ve  -er and  -er kalıbı kullanılarak gittikçe artan veya azalan işler anlatılabilir.

– She is becoming more and more aggressive. (Gitgide saldırganlaşıyor.)

– The weather is getting colder and colder. (Hava gittikçe soğuyor.)

– Life is getting more and more difficult. (Hayat giderek zorlaşıyor.)

– The smell became nicer and nicer. (Koku gittikçe güzelleşti.)

 

► The more … the more … kalıbı iki şeyin birbirini etkilediği durumları, bir şey değiştiğinde, diğer şeyin de değiştiğini anlatmada kullanılır.

– The more you work, the more you earn. (Çalıştıkça kazanırsınız. Ne kadar çok çalışırsanız, o kadar çok kazanırsınız.)

– The more you earn, the more you want. (Kazandıkça daha çok istersiniz.)

– The faster he ran, the more tired he became. (Hızlı koştukça yoruldu.)

– The larger the house is, the better. (Ev ne kadar büyük olursa o kadar iyi olur.)

– The sooner, the better. (Ne kadar çabuk olursanız o kadar iyi olur.)

– The faster you write, the more illegible your writing will be. (Ne kadar hızlı yazarsan, yazın o kadar okunaksız olur.)

 

► Bazı iki heceli sıfatlarla hem  -er takısı eklenerek ve hem de başına more kelimesi getirilerek kıyaslama yapılabilir.

Bunlar -ow, -er  ve -le heceleriyle biten sıfatlar ile,  handsome, polite, tired, quiet, pleasant, stupid, cruel, wicked, common kelimeleridir.

– A monkey is cleverer / more clever than a donkey. (Maymun eşekten daha akıllıdır.)

– Television is commoner / more common than radio today. (Bugün televizyon radyodan daha yaygındır.)

 

► Daha türünden yani more veya -er ile karşılaştırma yaparken sıfat ve zarflardan önce bazı niteleyici kelimeler de gelebilir. Bu niteleyici kelimelerin en çok kullanılanları şunlardır:

a little / a bit (biraz)
much / far ; a lot; lots (çok)
somewhat / rather (bir miktar, biraz)
even (da)

 

– This book is more expensive that that one. (Bu kitap şu kitaptan daha pahalıdır.)
– She runs much faster than me. (Benden çok daha hızlı koşar.)
– He is far better than me. (O benden çok daha iyidir.)
– He was even more surprised when he saw me. (Beni görünce daha da şaşırdı.)
– He drives a lot more carefully then he used to. (O eskisinden çok daha dikkatli araba kullanıyor.)

 

► “More” kelimesi her zaman bir sıfatı nitelemez. Bazan bir ismin niceliğinin belirtilmesinde de kullanılabilir.

– More people than ever leave their villages for a major city. (Şimdiye kadar olduğundan daha fazla / Görülmedik sayıda insan büyük şehirde yaşamak için köyünü terkediyor.)

 

SUPERLATIVES
Superlative yapı, Türkçe’deki “en” ifadesinin karşılığıdır. Yapılması, mukayese sıfatlarından farklıdır.

– My sister is the most beautiful girl in her class. (Kızkardeşim sınıfındaki en güzel kızdır.)

Sıfatlar superlative formda kullanılırken bazı kurallara uygun olarak ekler alırlar. Aşağıda bu durumlar açıklanmıştır.

 

► Bir heceli sıfatlara “-est” eklenir.

– You are the richest man in this company. (Sen bu şirketteki en zengin adamsın.)

– That man is the fattest man I have ever seen. (Şu adam şimdiye kadar gördüğüm en şişman adamdır.)

– This is the cheapest raincoat in my shop. (Bu dükkandaki en ucuz yağmurluktur.)

– Cheetah is the fastest animal in the world. (Çita dünyadaki en hızlı hayvandır.)

► İkiden fazla heceli sıfatlarda “most” kelimesi sıfatlardan önce getirilir.

– Mr. President is the most successful politician in the world. (Başkan dünyadaki en başarılı siyasetçidir.)

– Our teacher is the tallest man in our school. (Öğretmenimiz okuldaki en uzun kişidir.)

– The armchair is the most comfortable piece of furniture in the room. (Koltuk odadaki en konforlu mobilyadır.)

– Her story is the most unbelievable one I’ve ever heard. (Onun hikayesi şimdiye kadar duyduğum en inanılmaz olandır.)

► İki heceli sıfatların bazılarına “-est” takısı eklenir, bazılarından önce ise most kelimesi getirilir. Hangi sıfata hangi eki getireceğimize karar verebilmek için aşağıdaki kurallar uygulanır.

– Sonunda “-y” harfi bulunan sıftlar “-est” takısı alır, “-y” ise “-ie”‘ye dönüşür.

– In my class the prettiest girl is Ayşe. (Sınıfımda en güzel kız Ayşe’dir.)

– Chimpanzee is the happiest animal in the National Park. (Şempanze Milli Park’taki en mutlu hayvandır.)

– Bazı iki heceli sıfatlarla hem -est takısı eklenerek ve hem de başına most kelimesi getirilerek kıyaslama yapılabilir. Bunlar -ow, -er ve -le heceleriyle biten sıfatlar ile, handsome, polite, tired, quiet, pleasant, stupid, cruel, wicked, common kelimeleridir.

The poor woman has the hollowest / the most hollow cheeks I’ve ever seen. (Fakir yaşlı kadın hayatımda gördüğüm en çökük yanaklara sahip.)

The apricot tree is the gentlest / most gentle tree in my garden. (Kayısı ağacı bahçemdeki en nazik ağaçtır.)

► “En” türünden olan kıyaslamalarda sıfattan önce the veya my, his türünden belirleyiciler getirilmelidir.

– She is my best friend. (O benim en iyi arkadaşım.)

– We are the best team in the city. (Biz şehirdeki en iyi takımız.)

► Şimdiye kadar bahsediln kuralların hiçbirine uymayan ve tamamen kuralsız bir biçimde işlem gören sıfatlar vardır ve bunlar tamamen ezberlenmelidir.

 

good (iyi) – better (daha iyi)  – the best (en iyi)
bad (kötü) – worse(daha kötü) – the worst (en kötü)
little (az) – less (daha az) – the least (en az)
much (çok) – more (daha fazla) – the most (en fazla)
far (uzak) – further / farther (daha uzak) – the furthest (en uzak)
Kaynak:http://www.dersimizingilizce.com/

 

Şimdi videolara bir göz atalım:

 

 

 

 

 

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir