MODALS | KİPLER
MODAL FİİLLER (KİPLER)
Kipler; bir yardımcı fiil misali, bir diğer fiili çeşitli duygular açısından niteler.
Bu duygular: olasılık, tahmin, çıkarımda bulunma, gereklilik, lüzum, tavsiye vb.’dir.
Kiplerin karakteristiği (ayırt edici özellikleri) şu şekildedir:
1) Onların mastar halleri veya geçmiş zaman çekimleri yoktur.
2) Onlar 3. Tekil şahıslarında çekimlenerek sonlarına -s, -es, -ies eklerini almazlar.
3) Onları olumsuz yaparken kipten sonra “not” veya kısaca “n’t” yazmamız gerekir.
4) Kiplerle soru sorarken, kipi özneyle yer değiştirip başa alırız.
Modal | Concept (Kullanımı) | Example (Örneği) |
Can | Ability: (yetenek)
Permission: (izim) Offers : (öneri, teklif) |
Julie can swim. (Julie yüzebilir.)
Can I come with you? (Seninle gelebilir miyim?) Can I help you? (Sana yardımcı olabilir miyim?) |
Could | Possibility: (olasılık) Past ability : (geçmiş yetenek)Permission : (izin)Requests : (istek, rica) |
That story could be true – who knows! (Bu hikaye gerçek olabilir, kim bilir!)Charlie could swim when he was four years old. (Charlie 4 yaşındayken yüzebilirdi.) Could I use your phone please? (Telefonunuzu kullanabilir miydim lütfen?)Could you tell me the way to the station please? (İstasyona giden yolu söyler misiniz lütfen?) |
May | Possibility : (olasılık)
Permission : (izin) |
The President may come to our offices if meeting finishes before 5 pm. (Toplantı 5’ten önce biterse, başkan ofisimizi ziyaret edebilir.)May I borrow your dictionary? (Sözlüğünüzü ödünç alabilirmiyim?) |
Might | Slight possibility : (düşük ihtimal/olasılık)Past form of ‘may’ in reported speech. |
We might win a prize but I doubt it. (Bir ödül kazanabiliriz ama emin değilim.)The President said he might come. (Başkan gelebileceğini söyledi.) |
Must
Mustn’t |
Obligation : (zorunluluk)
Logical deduction : Prohibition: (yasaklama) |
Dogs must be kept on a lead. (Köpekler tasmayla tutulmalıdır.)You must be tired after your long journey. (Uzun seyahatinizin ardından yorgun olmalısınız.)You mustn’t tell Alex. It’s a surprise! (Alex’e söylememelisin, bu bir sürpriz!) |
Should | Advice : (tavsiye)
Logical deduction : |
You should take an umbrella in case it rains. (Yağmur yağar diye bir şemsiye almalısın.)I’ve revised so I should be ready for the test. (Tekrarımı yaptım, öyleyse sınava hazırımdır.) |
Ought to* | Advice : (tavsiye)
Logical deduction : |
You ought to write to your grandmother. (Büyük anneni bir arayıp sorsan iyi olur.)30 € ought to be enough for the taxi. (30 Euro taksi için yeterli olsa gerek.) |
Shall | Future tense auxiliary : (gelecek zaman yardımcı fiili)Offers/suggestions with ”I’ and ‘we’ (teklif, öneri) |
I shall be in London on Monday (or I’ll be …). (Pazartesi Londra’da olacağım.)Shall I order a taxi? (Taksi çağırayım mı?) Shall we begin the meeting now? (Toplantıya şimdi başlayalım mı? |
Will | Future tense auxiliary: (gelecek zaman yardımcı diili)Invitations/offers : (davetler, öneriler) |
The ticket will cost about 50€. (Bilet aşağı yukarı 50 Euro tutacak.)Will you join us for coffee? Won’t you come in? (Kahveye bize katılır mısın? Gelmez misin?) |
Videoları izleyerek öğrendiklerimizi pekiştirelim: